ÇİÇEKLE SUYUN HİKAYESİ
Günün birinde bir çiçekle su karşılaşır ve arkadaş olurlar, ilk önceleri arkadaşlık olarak devam eder bu durum. Tabi ki zaman lazımdır birbirini tanımak için, gel zaman git zaman çiçek o kadar mutlu olur ki mutluluktan içi içine sığmaz artık ve anlar ki suya aşık olmuştur. İlk kez aşık olan çiçek etrafa kokular saçar ‘sırf senin hatırın için ey su! ’ diye.
Öyle zaman gelir ki artık su da içinde çiçeğe karşı bir şeyler hissetmeye başlar, zanneder ki çiçeğe aşık oldum ama su da ilk defa aşık oluyordur. Günler ve aylar birbirini kovalar ve çiçek ‘acaba su beni sevmiyor mu? ’ diye düşünmeye başlar. Çünkü su pek ilgilenmez çiçekle. Halbuki çiçek alışkın değildir böyle bir sevgiye ve dayanamaz. Çiçek suya ‘seni seviyorum’ der, su ‘ben de seni seviyorum’ der. Aradan zaman geçer ve çiçek yine suya ‘seni seviyorum’ der, su sabırla ‘ben de’ der. Çiçek sabırlıdır, bekler bekler bekler… Artık öyle bir duruma gelir ki, çiçek koku saçamaz artık etrafa. Ve son kez suya ‘seni seviyorum’ der, su da ona ‘söyledim ya ben de seni seviyorum’ der. Ve gün gelir çiçek yataklara düşer. Hastalanmıştır çiçek artık. Rengi solmuş, çehresi sararmıştır çiçeğin. Yataklardadır artık çiçek, su da başında bekler çiçeğin, yardımcı olmak için dostuna. Bellidir ki artık çiçek ölecektir ve son kez zorlukla başını döndürerek çiçek, suya der ki ‘seni ben gerçekten seviyorum’. Çok hüzünlenir su bu durum karşısında ve son çare olarak bir doktor çağırır ‘nedir sorun’ diye, doktor gelir ve muayene eder çiçeği. Muayeneden sonra şöyle der doktor ‘hastanın durumu ümitsiz, artık elimizden bir şey gelmez’ su merak eder sevgilisinin ölümüne sebep olan hastalık nedir diye ve sorar doktora ‘hastalığı nedir? ’ diye. Doktor yukarıdan aşağıya bir bakar suya ve der ki ‘çiçeğin bir hastalığı yok dostum, bu çiçek sadece susuz kalmış, ölümü onun için’ der ve anlar ki su artık sevgiliye sadece ‘seni seviyorum’ demek yetmemektedir…