BASIN ÖNE EGILMESIN ALDIRMA KARTAL, ALDIRMA.EN BÜYÜK SEN DEGILMISIN ALDIRMA KARTAL, ALDIRMA KARTAL ALDIRMA
¦ YAKISIR SANA YAKISIR,SANA SAMPIYONLUK YAKISIR,SEN ALEMDE TEKSIN, DEGISILMEZSIN,BESIKTAS SEN BIZIM HERSEYIMIZSIN!
¦ GEL GÜNDÜZLE GECE OLALIM GEL GÖKYÜZÜNDE YILDIZ OLALIM SENINLE SAMPIYONLUKLARA KOSALIM HAYDI BASTIR KARA KARTAL´IM
¦ BESIKTAS DIYEREK SANA YÜZ VURDUK,SIYAHIN YANINA BEYAZI KOYDUK,YILLARDAN BERIDIR HEP SENIN OLDUK BESIKTAS SEN BIZIM HER SEYIMIZSIN
¦ BAZEN HÜZÜN,BAZEN KADER SENIN SEVGIN BIR ÖMRE BEDEL.BESIKTAS SEN BIZIM HERSEYIMISSIN
¦ GUN DOGDU HEP UYANDIK STADLARA DAYANDIK BESiKTASIN UGRUNADA BAYRAKLARA DONANDIK SEMTiMiZ ERKEK SEMTi ASIK EDER HERKESi UZERiMDE EKSiLMESiN BAYRAGIMIN GOLGESi iSTE BiZ KOTU GUNDE HEP OMUZ OMUZAYIZ OVUNMEK GiBi OLMASIN BiZ KARAKARTALLIYIZ
¦ YILLARCA KAHROLSAK DERTTEN KEDERDEN!! BiLSEKKi KELLEMiZ KOPAR BEDENDEN!! ASKIMIZ HARBiDEN HEMDE DERiNDEN!! ASLA VAZGECMEYiZ BESiKTAS SENDEN
¦ DELIKANLI ADAM RENKLI TAKIM TUTMAZ?BESIKTASIM SEN BANA BABAMDAN KALAN MIRAS DEGIL OGLUMA OLAN BORCUMSUN
¦ EDIRNENIN YOLLARI TASTAN , VARMI BÜYÜK BESIKTAS´TAN
Marmara Bölgesi'nde, İstanbul İline bağlı bir ilçe olan Beşiktaş, kuzeyinde Sarıyer, doğu ve güneybatısında İstanbul Boğazı, güneybatısında Beyoğlu, batısında da Şişli ilçesi ile çevrilidir. İstanbul Boğazı'nın Rumeli yakasında İstanbul Boğazı'na hakim eski bir yerleşim alanıdır. Beşiktaş'ın bulunduğu alan yer yer vadilerle bölünmüş, vadi tabanları dere yataklarında olup, Beyoğlu platosunun devamı niteliğinde az engebeli düzlüklerden oluşmuştur. Boğaz kıyıları bu bölgede fazla girintili ve çıkıntılı değildir. Yalnızca Ortaköy'de Defterdar Burnu, Arnavutköy'de Akıntı Burnu ilçenin denize olan uzantılarıdır. Bebek Koyu ise bu kıyılardaki tek koydur. Boğaziçi'nin tek adası olan Kuruçeşme Adası da ilçe sınırları içerisindedir.
İlçenin bulunduğu alan I.Zaman (Paleozik) devoniyen sistemine bağlı killi şist ve grovak özelliği taşıyan kayaçlardan oluşmuştur. Bu yapı II.Zamanda (Mezozoik) kıvrılmalar geçirmiş, volkanik hareketlerle şekil değiştirmiştir. Kıyı kesimlerinde, akarsu vadilerinde ve bu akarsuların denize döküldükleri yerlerde alüvyon oluşumları yoğunlaşmıştır.
Günümüzdeki Beşiktaş'ta akarsu vadilerindeki sulardan Ortaköy Deresi dışında başka bir akarsu kalmamıştır. Bunlar XIX.-XX. Yüzyıllardaki yapılanmalar sırasında ortadan kalkmışlardır. Bugün bu derelerin varlığını sokak isimlerinden öğreniyoruz. Karabâli (Dolmabahçe) Deresi, Beşiktaş Deresi, Muradiye Deresi, Fulya Deresi, Ihlamur Deresi, Hasanpaşa Deresi, Yahyaefendi Deresi, Ortaköy Deresi, Ekmekçioğlu Deresi ve Arnavutköy Deresi bunların başında gelmektedir.
İlçenin yüzölçümü 11 km2 olup, 2000 Yılı Genel Nüfus Sayım sonuçlarına göre; toplam nüfusu 190.813'tür.
Beşiktaş'ta Akdeniz iklimi ile Kara iklimi arasında kalan karma bir iklim özelliği görülmektedir. Yazları sıcak ve yağışsız, kışları ılıman ve yağışlı geçer. Yağış en çok kasımda en az temmuz ayında düşer. Yıllık ortalama karla örtülü gün sayısı 7'dir. Kar yağışının en çok görüldüğü ay şubattır. Yıllık ortalama sıcaklık 13°C.dir
İlçenin bitki örtüsü yoğun yerleşimden ötürü büyük tahribe uğramış, yalnızca kıyı boylarındaki yamaçların eteklerinde koruluk ve düzlüklerde kalmıştır. Tarihi kaynaklardan Osmanlı döneminde bir takım koruluk ve bahçelerin bulunduğunu öğreniyoruz. Bunların başında Karabâli, Beşiktaş, Civankapıcıbaşı, Kazancıoğlu, Hasan Halife (Akıntıburnu'nda) Yıldız Parkı ve Bebek bahçeleri ile Yıldız Korusu, Naile Sultan Korusu, Naciye Sultan Korusu (Enver Paşa Korusu), Prens Sabahattin Korusu, şeyhülislam Cemaleddin Efendi Korusu, Robert Kolej Korusu, İpar Korusu, Ayşe Sultan Korusu, Fransız Yetimhanesi Korusu, Kortel Korusu ve Arifi Paşa Korusu gelmektedir.
İlçe ekonomisi ticaret ve turizme dayalıdır. İlçede büyük alışveriş merkezleri, plazalar, uluslar arası beş yıldızlı oteller, İnönü Beşiktaş Stadyumu, Nobel ve Pfizer gibi ilaç fabrikaları, Yıldız Porselen fabrikası, restoranlar, gece kulüpleri, kafeler, çeşitli işletmeler ve yaygın biçimde çarşı ve pazarlar bulunmaktadır.
Tarih boyunca Beşiktaş bir çok isimle anılmıştır. İlk çağlarda İasonion, Sergion, Dafne gibi isimlerle tanınmıştır. I.Leon döneminde burada yapılan Ayios Mamas Sarayından ötürü bu semte Ayios Mamas ismi verilmiştir. Ayios Mamas semtinin bugünkü Beşiktaş'ta olduğu sanılmaktadır. Bunun yanı sıra Bizans döneminde Beşiktaş'ın Diplokionion denilen bölgede olduğu da iddia edilmiştir. Ancak, bu iddialar kesin bir sonuca ulaşmamaktadır.
Osmanlı döneminde Beşiktaş ismi, Beştaş'tan gelmektedir. Barbaros Hayreddin Paşa'nın gemilerini bağlamak için rıhtıma koydurduğu beş taş sütundan bu isim gelmektedir. Zamanla Beştaş, Beşiktaş'a dönüşmüştür.
Bizans döneminde burada semte ismini imparatorların yazlık sarayı olan Ayios Mamas, Fokas Manastırı, Ayios Mikael Kilisesi bulunuyordu.
İstanbul'un fethi öncesinde küçük bir köy olan Beşiktaş, Osmanlı döneminde gelişmeye başlamıştır. Beşiktaş'ın Osmanlı döneminde önemli bir yerleşim yeri olmasında Karadeniz'in Osmanlının denetimi altına girmesinin büyük payı olmuştur. Bunun yanı sıra uygun iklim koşulları, kıyı kesiminin sert kuzeyli ve güneyli hava akımlarına açık oluşu ve denizin yarattığı nem kıyı boyularında yapılanmayı korunaklı kılmıştır. Bu nedenle de Osmanlılar daha çok ahşap yapıları tercih etmişlerdir. Bu dönemde Beşiktaş, Boğaziçi kıyılarında gelişen ilk yerleşme yeri olmuştur. Ardından Galata ile Beşiktaş arasındaki kalan Fındıklı XVI.yüzyılda gelişmeye başlamıştır. Sultan I.Ahmet döneminde (1603-1617) burada sultanların sahil sarayları ve hasbahçeleri yapılmıştır.
Kanuni Sultan Süleyman (1520-1566) Beşiktaş Bahçesi arkasındaki tepede bir yazlık saray yaptırmıştır. Süleyman Sarayı olarak anılan bu yapının daha sonra inşa edilen Bayıldım Kasrı'nın yerinde olduğu sanılmaktadır. Sarayın önünden sahile kadar uzanan alan Kale Bahçesi olarak anılmakta ve kıyıdaki Sultan İskelesi ile son bulmaktaydı. Yunan tarihçilerinden Skarlatos Bizantios (1798-1878) Dolmabahçe'den Beşiktaş İskelesi'ne kadar uzanan kıyının Barbaros Hayreddin Paşa tarafından Akdeniz Adalarından topladığı 16.000 kadar savaş tutsağını çalıştırarak doldurulduğunu ve rıhtım olarak düzenletildiğini belirtmektedir.
Kanuni Sultan Süleyman zamanında (1520-1566), Kaptan-ı Derya Barbaros Hayrettin Paşa buradaki bir yalıda yaşamış, aynı zamanda cami, medrese ve sıbyan mektebinden oluşan bir yapı topluluğunu yaptırmıştır. Barbaros Hayrettin Paşa'nın burada yaşamasından ötürü, ondan sonra gelen Kaptan-ı Deryalar da buradaki yalılarda yaşamışlardır. Ayrıca Akdeniz'e açılan Osmanlı donanması da Haliç'ten önce Beşiktaş önlerine gelerek demir atar, Barbaros Türbesini ziyaret ettikten sonra Sarayburnu'ndaki Yalı Köşkü'nde padişah tarafından kabul edilir, top atışları ile selamlanır ve ondan sonra denize açılırdı. Beşiktaş'ta yaşayan Barbaros Hayrettin Paşa'dan sonra Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa, Koca Sinan Paşa da burada yaşamış, Beşiktaş'ta çeşitli yapılar yaptırmışlardır. Kaptan-ı Deryâ Sinan Paşa Mimar Sinan'a cami, medrese ve çifte hamamdan oluşan bir külliye inşa ettirmişti. Kılıç Ali Paşa da Tophane'deki kendi ismini taşıyan külliyesinin yanı sıra Mimar Sinan'a Çırağan'da bir cami ile bir sıbyan mektebi yaptırmıştır.
Beşiktaş İskelesi'nin arkasındaki meydanda XVI.yüzyıldan itibaren Rumeli ve Anadolu arasındaki kervanların durağı ve aynı zamanda Anadolu'dan gelip Rumeliden seferlere katılan eyalet askerlerinin geçit yeri idi. XIX.yüzyıla kadar Deve Meydanı adı ile anılan bu yerde, Evliya Çelebi'nin de sözünü ettiği bir kervansaray bulunuyordu. Bu kervansarayın Sinan Paşa Külliyesi'nin bir parçası olduğu iddia edilmektedir. XVII.yüzyılda Beşiktaş'ta müftülük ve kazaskerlik yapmış kişiler başta olmak üzere devletin önde gelenlerinin de yalıları bulunuyordu.
Evliya Çelebi'ye göre: "Beşiktaş ahalisi gayet ehli zevk olup çoğu bağbânlıkla meşgul olurdu. Şehrin hakimleri, Galata Kadısının naibi, Beşiktaş muhtesibi, subaşısı, bostancıbaşısı burada yaşardı. Her evde ve bostanda kuyu bulunurdu. Temmuzda Galata'nın suyu azalınca Beşiktaş'tan kayıklarla su taşınırdı. Beşiktaş'ın kabağı, lahanası, ekşi dutu ve balığı meşhurdu."
XVIII.yüzyıl başında Lale Devri'nde Beşiktaş parlak bir dönem yaşamıştır. Damat İbrahim Paşa ve onun yakınları yalılar ve lale bahçeleri yaptırmıştır. Damat İbrahim Paşa, eşi ve III.Ahmet'in kızı olan Fatma Sultan için burada yaptırdığı yalıda çırağan eğlenceleri düzenlemiş ve bu yüzden de bu yalıya Çırağan Yalısı ismi verilmiştir. Sultan III.Ahmet zamanında Beşiktaş'a yeni binalar eklenmiş, III.Selim Çırağan Yalısını yeniden yaptırmış ve bundan sonra da Beşiktaş Sahilsarayı ve Çırağan Sarayı olarak bu yalı tanınmıştır.
XVIII.yüzyılda Beşiktaş'taki yerleşim Beşiktaş Deresi ile Ihlamur Deresi arasında genişlemiş ve Serencebey sırtları da yerleşmeye açılmıştır. Bu yüzyılda bugünkü Topağacı sırtları olan Ihlamur Deresi ile Fulya'nın birleştiği yer Hacı Hüseyin Bağı olarak tanınmakta idi. Aynı zamanda burası İstanbul'un önemli mesire yerlerinden biri idi. XIX.yüzyılda buradaki Hacı Hüseyin Ağa'nın köşkünün yerine Ihlamur Kasrı yapılmıştır.
XVIII.yüzyılda Bahçeköy'deki I.Mahmud Bendi 1731'de tamamlandıktan sonra, Beşiktaş'ın su gereksinimi sağlanmış, bu nedenle de semtteki çeşme ve hamamların sayısı artmıştır.
III.Selim'in öldürülmesinden sonra 1808'de Osmanlı tahtına geçen Sultan II.Mahmut isyanlara ve saray içerisindeki olaylardan ötürü Topkapı Sarayını bırakmış, Beşiktaş Sahilsarayını yenileyerek oraya yerleşmiştir. Bundan sonra Osmanlı padişahları bu bölgede yaptırdıkları Dolmabahçe ve Yıldız Sarayı gibi saraylarda yaşamaya başlamışlardır. Sultan Abdülaziz Sarkis Balyan'a bugünkü Spor Caddesi de denilen Akaretler Yokuşu ile Şair Nedim (Aziziye Caddesi) Caddesi'nde İstanbul'daki ilk toplu konut örneği olan Akaretler isimli bir dizi kâgir ev yaptırmıştır. ****** de 1918'de bir süre bu evlerden birisinde annesi ve kız kardeşi ile oturmuştur.
Abdülaziz döneminde Çırağan Sarayı'nın bulunduğu yere 1871'de yeni Çırağan Sarayı yaptırılmıştır. Bu sırada sarayın bulunduğu yerdeki Beşiktaş Mevlevihanesi de kaldırılarak Maçka'ya götürülmüştür. II.Abdülhamit'in 1878'de Yıldız Kasrını saray haline getirerek genişletmesinden sonra, Beşiktaş yeni yapılarla daha da gelişmeye başlamıştır. O dönemde Yıldız Sarayı çevresinde ve Serencebey'e kadar uzanan alanda sultan konakları, çeşitli devlet ricalinin konakları bulunuyordu.
XIX.yüzyıl sonlarında Beşiktaş ile Üsküdar ve Haydarpaşa arasında Şirket-i Hayriye 1851'de düzenli vapur seferleri başlatmıştır. 1869'da imtiyazı verilen yabancı bir tramvay şirketi de ilk hattı 1872'de Azapkapı-Beşiktaş arasında işletmeye açmıştır. Atlı olan bu ilk tramvaylar 1913'de elektrikli olduktan sonra Bebek'e kadar uzanan hatta 1961'e kadar hizmet vermişlerdir.
Osmanlı-Rus Savaşı'ndaki (1877-1878) yenilginin ardından Dikilitaş'ta bir göçmen mahallesi kurulmuştur. Bunu XX.yüzyılın başında Balmumcu Çiftliği'nin bir bölümünün yerleşime açılmasıyla oluşan Balmumcu Mahallesi izlemiştir. Beşiktaş 1811, 1866 yıllarında iki büyük sel felaketine uğramış, bunun ardından 1881'de Ortaköy, 1886'da Arnavutköy, 1892'de Köyiçi yangınlarından etkilenmiştir. Bu nedenle bir çok yapı zarar görmüş ve yıkılmıştır.
Beşiktaş'ta tarihe geçen en önemli olay Çırağan Olayı'dır. 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı'ndan sonra Sultan Abdülhamid Meclis-i Mebusan'ı kapatmıştır. Bunun üzerine Ali Suavi'nin önderliğinde küçük bir isyancı grup 20 mayıs 1878'de denizden Çırağan Sarayı'na girerek akli durumundan ötürü tahttan indirilen Sultan V.Murad'ı yeniden tahta geçirme girişiminde bulunmuştur. Beşiktaş muhafızı 7-8 Hasan Paşa sarayı basarak isyanı önlemiş ve Ali Suavi başta olmak üzere isyancıları öldürmüştür.
Beşiktaş'taki bir başka tarihi olay ise; Ermeni komitecilerinin II.Abdülhamid'e düzenlediği bombalı saldırıdır. 21 Temmuz 1905'te Cuma selamlığı için Yıldız Sarayı'na gelen II.Abdülhamid bu suikasttan kurtulmuş, ancak çevresinde bulunan 26 kişi ölmüş, 58 kişi de yaralanmıştır. 1908'de II. Meşrutiyetin ilanı, 31 Mart Ayaklanması'nın (1909) ardından II.Abdülhamid'in Yıldız Sarayı'nda tahtında indirilip sürgüne gönderilmesi, Sultan Mehmet Reşat'ın Dolmabahçe Sarayı'nda yaşaması, VI.Mehmet'in 17 Kasım 1922'de buradan İngiliz zırhlısı ile kaçması, 2 Ekim 1923'te İstanbul'u işgal eden kuvvetlerin Dolmabahçe rıhtımından törenle İstanbul'u terk etmeleri Beşiktaş'taki önemli tarihi olaylardır. Beşiktaş'ın en acı olayı ise ******'ün Dolmabahçe Sarayı'nda 10 Kasım 1938'de ölümü ve burada düzenlenen törendir.
Cumhuriyet döneminde İstanbul Vali ve Belediye Başkanı Dr.Lütfi Kırdar (1938-1949) döneminde, Fransız şehir plancısı H.Prost'a hazırlattırılan ve onaylanan nazım plan doğrultusunda Beşiktaş'ta da yeni bir düzenlemeye gidilmiştir. Bu nedenle Dolmabahçe'den Rumelihisarı'na kadar uzanan Zincirlikuyu-Beşiktaş yolu, Ihlamurdere Caddesi açılmış, Beşiktaş İskelesi'nin çevresi düzenlenerek Barbaros Hayraddin paşa Türbesi ortaya çıkarılmış, burada bir park ve Barbaros Paşanın bir heykeli dikilmiştir. Ancak, Abbasağa Camisi'nin yanında bulunan Abbasağa Mezarlığının ortadan kaldırılması, Beşiktaş tarihinin çok önemli belgelerin de yok olmasına neden olmuştur. Aynı şekilde Beşiktaş Spor Caddesi ile Maçka arasında bulunan Maçka Mezarlığı'nın da ortadan kaldırılması yine mezar taşlarını yok etmiştir. Ancak, Barbaros Bulvarı'nın 1957'de açılması Beşiktaş'ın tarihi dokusuna büyük zarar vermiştir. Aynı şekilde Karaköy-Arnavutköy arasında açılan sahil yolunun yapımı sırasında da Osmanlı dönemine ait pek çok tarihi yapı ve sivil mimari örnekleri yıkılmıştır.
Beşiktaş Cumhuriyet dönemi başlarında, 1923'te Beyoğlu ilçesine bağlı bir bucak iken, 1930'da ilçe yapılmıştır