Şimdi anlıyorum,
Anlamanın ne sancılı bir hastalık olduğunu...
Susuyorum ve suskunluğum çok şeyi anlatmaya denk düşüyor..
Bazen kusmak istiyorum bütün kötü düşünceleri,
Parmak tıkıyorum, tık yok..
Kötülüklerde ne kadar sert yapıyor insanı...
Dimdik duruyorsun, taş gibi,
Hiç birşeyin yumuşatamadığı kalbimi bir çöplüğe atıp gidesim geliyor!..
Kazanç uğruna verdiğim kayıplar,
Bir toplu iğne hatta binlerce toplu iğne gibi bütün vücuduma saplanıyor,
Öyle katılaşmış ki ruhum,
Ne bir damla gözyaşı,
Ne de kan akıyor!..
Yılların içinde kaybolmak yani zamanda,
Ona yetişmeye çalışırken düşmek ve yaralanmak,...
Ve bir daha hiç eskisi gibi olmamak
İnsanın beyni ve kalbi bu kadar birbirine zıt ve düşman olursa eğer,
Hangisine kulak vereceğini şaşırırsın,
Afallarsın, tökezlersin,
Düşmeler, düşüşler başlar,
İçime işleyem birşey var,
İçime en içime işleyen,
Beni dişleyen birşey var
Kaçıp giz olsam sus olsam pus olsam
İçimdeki ses hiç susmuyor ve hiç, hiç yok olmuyor o kahrolu şey...
Ve
Yalanlar
Hep burdalar
Yok desen de
Hep burdalar....